Neden bunca ücrasındayım uzak ülkemin,
ben söylemek istediklerimi tümden söyledim de düştüm bu kuyuya
Kabul etmedim diye yerleşik hayatı, sürüldüm kendime.
Kovulduğum ülke ilk çağda ceset sayıyor.
Ben göçü görmüş bir köyün yapayalnız çeşmesiyim, yalnızlık
değil su içilmemesidir üzen beni.
Yeni sürülmüş toprak olmalıydım hal bu ki
Sevdim sevilecekleri, yazdım tahtaya ve çıktım.
Sonunda öğrendim ki yazılı kuralı yokmuş rençberliğin ama
bildim en mutlusu dünyanın, omzunda çapa, bir babaymış.