Son günlerde dilime dolanan bir söz var…
“Siyaset ve medya virüsleri…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan söyledi bu sözü. Ardından da ekledi; “ülkemiz sadece korona virüsten değil siyaset ve medya virüslerinden de kurtulacaktır.” dedi. Bu sözleri ile neleri, kimleri kastettiği açık.
Fakat yerelde de -tam da bugünlerde gururlandığımız- ulusal egemenliğimize ters düşecek çalışma ve çabaları ile milli varlığa düşman cemiyetler gibi dolanan, bu sözleri hak eden siyaset ve medya virüsleri var.
Üstelik bu virüsler sırtlarını iktidarın gücüne dayamaya çalışmış, arkamızda teşkilat var diyecek kadar da bindikleri dalı kesen cinsten.
100 yıl önce nasıl bir mücadele ile milletin azim ve kararlılığı geleceğimizi kurtardı ise şimdi de içimizdeki anlayış yoksunu, doğa düşmanı, üretimden uzak, oturduğu yerden sanal kahramanlıklar yapan, takma isimlerle boy boy yalan ve iftira kampanyaları ile egemenliğimize içten zarar veren bu siyaset ve medya virüslerinden kurtulma vaktidir.
‘Bir dönüm bostan yan gel yat oğlum Osman’ devri artık bitmiştir. Ömründe bir kirazın dallarını okşamamış bu sevgi yoksunu virüslerin dini duygularla beğeni kasma, aciz anlardan yorum kapma çabaları son bulacaktır. Bize sosyal medya yolcusu değil davanın hancısı lazım” diyen siyasiler de geleceğin nasıl şekilleneceğine dair ipuçları veriyor.
Ancak bugün ülkemizin başına bela olan bu siyaset ve medya virüsü belası insanımızın zekası, bilinçli internet kullanımı, ekmeğe üretime işçiye saygısı, doğaya sevgisi, yere bir kibrit çöpü atamama duygusu, balkonundan foşş diye su ve çöp dökmeme çabası, otobüse binerken cigarasını söndürüp içeriye dumanını üflememe gayreti, gırtlağındaki balgamını temizleyip yere tükürmemesi falan falan falan uzayıp giden rahatsızlık listemin azalması ile mümkün olacaktır.
Yerelde pıtırak gibi biten gruplar, elimi, kolumu, bacağımı tut vb. yardım dernekleri, esintiler havalar seslerle biten sosyal medya sayfalarının çoğalması, grup için de grup olma sevdamızın, baş olma çabamızın, ne kadar bize zarar verdiğini ‘önümüzdeki yıllar’ gösterecektir.
İktidar partisinin sözcüsü de yalan haber karaborsası kurulduğunu dile getirmişti. Vatandaşlar arasında ayrımcılık yapıldığına dair siyasi ve insani ahlakla bağdaşmayan yalan haberler üretildiğini söyledi. Bunların fark edilmesi geleceğe dair ümitlerimi arttırıyor. Ancak bu itibar suikastı dedikleri olay herkesin kendine çevrildiğinde fark ediliyor olması da üzücü.
Şu zamanlarda bile enerjisini bu tip çatışmalara verenler en iğrenç kötülüğün timsali olarak maalesef görünür hale geliyorlar.
Çocukların huzurlu, adaletli, temiz, yaşanabilir bir dünyada büyümeleri için siyaset ve medya virüslerini mümkünse olumlu yönde değiştirmekle mümkündür. Mümkün değilse, bu virüslere karşı; ülkemizin muhalefeti, iktidarı, irili ufaklı siyasi partileri, çalışkan dernekleri, okulları, spor kulüpleri gibi teşkilatları ile yeni bir milli mücadele başlatmak esastır.
Görüldükleri yerde ezilmeliler, yüzsüzlükleri suratlarına her platformda çarpılmalıdır.
Çünkü anladıkları dil kendi dilleri… Çünkü en şerefli en mutlu gün, bu güzel Cumhuriyet, bu ülke, bu dünya böyle hunharca tüketilmeyi hak etmiyor.