Dağ yöresi olarak düşünce kapsam alanımızda Bursa da olsun
DAĞ-DER 1986 yılında yöre insanımız tarafından kültürümüzün yaşatılması hemşehrilerimizin dayanışma ve kaynaşmasını sağlamayı amaç edinerek kurulmuş, halen bu amaçlarla faaliyetlerini sürdüren dağ yöresinin yegane sivil toplum kuruluşudur.
Kurucu Başkanımızdan bu günkü başkanımıza kadar tüm başkanlarımız ve yönetimleri, derneğimizin amaçlarını gerçekleştirmek için ellerinden geleni yaparak derneğimizin, Bursa’nın en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri haline gelmesini sağlamışlardır. Yaptıkları hizmetler, kazandırdıkları ve kendine yakışır muhteşem binasıyla da derneğimizi marka haline getirmişlerdir. Kurucu Başkanımız ve diğer başkanlarımıza ve yönetimlerine teşekkür ve saygılarımızı sunuyorum.
Tabi ki, Dünyanın ve Türkiye’nin en önemli kentlerinden biri olan Bursa’mızın kurucu ve asıl sahipleri olan yöremiz insanı, yani dağlılar DAĞ-DER’imizin şubeleriyle, köy dernekleriyle, üye olan olmayan tüm dağlıların gönülleriyle DAĞ-DER’in gücüne güç kattıklarını da unutmamak gerekir.
DAĞ-DER Kentin en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri, ancak; yöremiz insanı genellikle düşüncelerini isteklerini söylerken,Bursa’yı bir kenara bırakıp, sadece dağ ilçelerini, sadece dağ yöresini düşünür konuşur oldu. Dağ bölgesinde neler yapılır’a bakar, neler yapılabilir’i düşünür oldu. Derneğimiz mensupları sanki kurucusu olduğumuz asıl sahibi olduğumuz şu an nüfusumuzun yaklaşık %80’nin yaşadığı kentte Bursa’mızda yaşamıyor. Biz bu kentle ilgili bir şey söylemiyor bir şey istemiyoruz. Sanki bizde bu kentin ortaklarından değilmişiz gibi yaklaşım gösteriyoruz. Bu da yöre insanımızın, bu konudaki vizyonunun ufkunun daralmasına neden oluyor.
DAĞ-DER’in temsil ettiği dağ yöresi insanının, ( Orhaneli Keles Harmancık Büyükorhan ve Osmangazi dağ yöre köyleri) büyük çoğunluğu Bursa kent merkezinde yaşıyor. Zamanımızın büyük çoğunluğunu Bursa kent merkezinde geçiriyor, çalışabilir nüfusumuzun yaklaşık % 90’ Bursa merkez ilçelerinde çalışıp, kazançlarını aynı merkeze yatırıyor, çocuklarını merkez okullarında okutuyor, kent mahallelerinde yaşayıp kent sokaklarında dolaşıyor. Buradan yola çıkarak biz dağlıların artık Bursalı ve dağlı olduğumuz yüksek tonda seslendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla da bu kentle ilgili söyleyeceklerimiz isteklerimiz düşüncelerimiz olmalı, kent merkezinin geleceğinin imarında tüm dağlıların dolayısıyla DAĞ-DER’in de düşüncesinin olması gerekir diye düşünüyorum. Zira biz Bursa’nın kurucu unsuru, kentimizde yaşayan diğer kardeşlerimizle birlikte asıl sahibi ve halen yaşayanıyız.
Tabi ki Bursa ile ilgili düşüncemiz hayalimizin, isteğimizin olması yöremizle ilgili düşünce ve isteğimizin olmayacağı anlamına gelmemeli. Düşüncelerimizde projelerimizde Bursa kent merkezi ve Dağ yöresi hatta tüm bursa her zaman birlikte olmalıdır.
Bu çerçevede; yöre insanı ve DAĞ-DER olarak, ilgililerin, kamuoyunun düşüncelerine hitap edip, dağ yöresinin doğal coğrafyasının da içinde olduğu, yaşanabilir sağlıklı kentin oluşması için Bursa’ya karşı, görevimizin olduğunu akıldan çıkarmamalıyız. Yöre insanı ve DAĞ-DER olarak düşünce kapsam alanımızda daima Bursa’da olmalıdır. Bu bizim sağlıklı yaşanabilir Bursa’nın oluşmasını sağlayacak iklime katkımız olacaktır. Buna mecburuz. Tarihe ve geleceğe borcumuzdur diye düşünüyorum