Dağ yöremizin önemli geçim kaynaklarından biri de hiç kuşkusuz ‘KİRAZ’dır. Bazı kaynaklarda Kirazın anavatanının Doğu Karadeniz bölgesi yani özellikle Giresun olduğu belirtilmektedir. (Bilinen ilk çay yetiştiriciliğinin de merkezi Bursa olduğu belirtildiği gibi)
Son dönemlerde yaşadığımız salgın illetine karşı yapılan araştırmalar göstermektedir ki güçlü bir antioksidan içeren Kiraz, C Vitamini açısından da oldukça zengindir. Yağ, kolesterol veya sodyum içermezler. Lif, A Vitamini, Demir, Kalsiyum ve Protein gibi temel minerallerin yanı sıra önemli miktarlarda Potasyum içerirler. Buna ek olarak kirazlar, Bor, Melatonin ve Antosiyaninler gibi başka yararlı bileşiklere de sahiptir.
Kiraz tüketimi belirli kanser türlerinin önlenmesine, iltihaplanmaların azaltılmasına ve Gut’un önlenmesine, Artritik ağrılardan kurtulmaya ve hatta karın yağlarının azaltılmasına, diyete dahil edilmesiyle Alzheimer Hastalığını önlemeye yardımcı olur. İnme riskini azaltır. İçerdiği bolca C Vitamini, Antosiyaninler ve Karotenoidler sayesinde bazı kanser türlerini önlemede etkilidir. Kan basıncını düzenler. Beyin için sayısız fayda sağlar. Bebeklerde Nöral Tüp Defektlerinin önlenmesine yardımcı olur ve hafızanızı geliştirir.
Cins ve çeşitlerinin halkımız tarafından; Eşme Kirazı, Ak Kiraz, Kütahya Kirazı, Turfanda Kirazı vs. gibi yetiştiği veya geldiği yörelerin isimlerine ya da görünüş itibariyle isimlendirilmiştir. Biri hariç. O kiraz türüdür ki ismi ile diğerlerinden fark göstermektedir.
Saymakla bitiremediğimiz, geçim kaynaklarımızdan önemli bir kısmını oluşturan kirazın faydalarından çok bu kiraz türünün isminin yanlış telaffuzu ile ilgili doğru bilgi aktarma gayreti içerisinde olacağız.
Napolyon kirazı yoktur
Napolyon kelime itibari ile 1769-1821 yılları arasında yaşamış Fransız bir asker, politikacı ve bir dönem Fransa’ya İmparatorluk yapmış kişinin ismidir. Kiraz ile uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur.
Telaffuz karışıklılığı ile Apolyont Kirazı’na Napolyon Kirazı denmiştir.
Apolyont nedir? Nereden gelmektedir?
Bursa ili sınırları içerisinde bulunan, içerisinde tarihi 8500 yıl öncesine dayanan Aktopraklık-Höyük yerleşim yeri olan, içerinde gölün ve çevresinde geniş verimli toprakların bulunduğu bölgedir.
LOPADİON KALESİ o zamanlar, konumu itibari ile güvenilir bir kale olduğu gibi, güçlü bir askerî üs, bir sayfiye yeri, tapınağa geçit veren bir durak ve aynı zamanda nehir yoluyla Marmara Denizinden gelerek Apolyonta ve oradan da Bursa’ya mal getiren ticaret erbabını kontrol eden bir nokta durumunda çok önemli bir mevkiye sahip yerdi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Kurucusu Osman Bey, Lopadion Kalesini ve etrafındaki verimli ovaları, sulak yaylaları görünce;
-Ben Lopadionun adını bundan gayrı ULU-ÂBÂD koydum der.
Apolyont şimdiki adı Uluâbâd Gölünün etrafı yüzyıllardır koyu kırmızı renkli, iri ve etli Kiraz ağaçları ile çevrilidir.
Ülke genelinde Ağızdan ağıza ismi değişerek gelen Napolyon Kirazı’nın kelime itibari ile gerçek ismi Apolyont Kirazıdır.
Gelin bizim ve bizde olan kirazımızın ismini doğru telaffuz edelim.
Bu cins kirazımıza Atalarımızın dediği gibi APOLYONT KİRAZI diyelim.
Helâlinden bol kazançlı, verimli ve bereketli bir yılımız olsun..
Sevgi, dua ve saygılarımla…
Verdiğiniz bilgi için teşekkürler Emre Bey dilerim ki yöre halkımız da kirazımızı doğru telaffuz eder. Bütün çiftçi kardeşlerimize, ağabeylerimize ve emeği geçen halkımıza bol bereketli kazançlar dilerim.