Evimizin veya ofisimizin İçerisinde belli yerleri işgal eden çiçekleri özenle bizler yerleştiririz. İş yerleştirmekle kalsa iyi; sulaması var, otunu temizlemesi var, bazısı güneş sever, bazısı sevmez onlara göre ortam hazırlama süreci var, toprağı değiştirmesi var, hasılı her biri ayrı özen ve sevgi ister.
Bütün bu zahmete ortamın sertliğini yumuşatsın, monotonluğu kaldırsın bulunduğumuz ortama farklı bir görüntü farklı bir hava ve güzellik katsın diye katlanırız. Çünkü insan yaradılışı gereği güzelliğe ayarlıdır.
Çiçeklere verdiğimiz emek gibi tarlamızı eker mahsul bekleriz, ağacımızı sular, ilaçlar meyve bekleriz, hayvanımızı besler et, süt veya sadakat bekleriz.
Aynen bitki ve hayvanlara verdiğimiz emek gibi çevremizdeki insanlara da belli ölçüler içerisinde ayrıştırarak değişik şekillerde ve seviyelerde emek veririz.
Ancak insana verdiğimiz emek bazen gönüllülük esasına göre olur bazen de gönülsüzce zorunluluktur.
Kölelik düzeninin yıkılması, insanın mülkiyet hakkını elde etmesinden sonra ortaya çıkan işçi patron ilişkisi günümüzde profesyonel seviyelere ulaşmıştır. Ülkemizde de dünyaya göre belli mesafe alan bu ilişki hem işçi açısından hem de patron açısından belli noktalarda sorgulanması gerektiği kanısındayım. Özellikle yaşadığımız şehirde sanayinin gelişmiş olması ve yurt dışı sermayeli fabrikaların çok olması yerli firmalarla yabancı firmaların çalışanlarının iş yerine bakışını gözlemleme ve karşılaştırması açısından oldukça önemli veriler sunuyor.
Halbuki çalışma saatleri açısından aynı, işin zorluk kolaylık derecesi açısından aynı, maaş zamanında alma açısından aynı olmasına rağmen işin işçi tarafından tercih edilmesinde maalesef yabancı firmalar her zaman öncelik kazanmaktadır. Tam tersi olması gereken bir durumun nedenlerini sorguladığınızda yine karşımıza iletişim sorununun birinci planda olduğunu görüyoruz.
Çalışanlar kime güven duyar?
Değişik internet sitelerinde yapılan araştırmalara göre “kendilerine değer verildiğini düşünen çalışanların, yöneticilerine daha çok güven duyduğu” sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle yeni kuşakların çalışma hayatında yer almaya başladığı günümüzde değişime kapalı, kurumsallığı arka plana iten, yetki devrinden kaçan personeline değer vermeyen kurumların yerine kurumsallaşmaya önem veren çalışanına değer veren verdiği değeri gösteren kurumlar ön planda olacaktır.
En azından şehrimizdeki firmaların gelecek adına yukarıda yazılan gerçekleri yadsımayacakları ve gerekli hazırlıklarını yapacaklarını umut ediyorum.
1 Mayıs işçi bayramı…
Mayıs ayının birinci günü alışık olduğumuzun dışında sessiz geçse de işçi bayramıydı. Bayram demek mutluluktur, geleceğe umuttur. Hak, hukuk, adalet ve eşitlik içinumudumuzun tükenmemesi dileğiyle
İşçi olanlarımızın bayramı kutlu olsun.
DAĞDER siyasileri eleştirmeli mi?
Geçen yazımıza Hemşerimiz Emre Uzun yorum yaparak kurulan yeni sitemizden duyduğu memnuniyeti dile getirmiş.
Ancak mealen Dağder’de yöneticilik yapanların yeterince köyleri ziyaret etmediği, esnaf ziyareti yapmadığı siyasilere özen gösterildiği, siyasilerin eleştirilmediği gibi serzenişleri ayrıca hizmet isteme noktasında yörenin dili, hizmeti takip için yörenin gözü, kulağı olması gerektiğini yazmış.
Emre beye olması gerekenler konusunda katılıyoruz tabi. Yalnız gözden kaçırılmaması gereken noktaları da ilave ederek hem cevap vermiş olalım hem de aydınlatmış olalım.
Sevgili hemşehrim Dağder’de yöneticilik yapanlar da siz değerli üyeler gibi gönüllük esasına göre çalışıyorlar, buna rağmen bahar dönemiyle birlikte başlanan köy ziyaretleri Kasım ayının sonuna dek sürmektedir. Geçtiğimiz yıllarda özellikle yol, yöre tarımı, yöre turizmi, için il ve ilçe yetkilileri ile yapılan çalışmaların yanında ayrıca Milli Eğitim Müdürlükleri ile de irtibata geçilerek öğrencilerin sosyal ve sportif alanlarda kaynaşarak gelişebilmeleri için olimpiyatlar düzenlenmiş hatta bu olimpiyatların birinde Harmancık ilçemize temeli atılan yüzme havuzunun sözü spor il müdüründen derneğimizin çabalarıyla alınmıştır. Geçtiğimiz yılların faaliyet raporlarını incelediğinizde yüzlerce faaliyet yapıldığını göreceksiniz.
Siyasilere gelince bu işin doğasında var onlar siyaset yapıyor, ilgilendiklerini göstermeleri gerekir. Derneğimizin kapısından giren herkes gibi gerekli ilgiyi görmek haklarıdır. Kaldı ki hizmet noktasında yapılması gereken eleştiriyi asla ertelemeyiz.
Burada belki en büyük eksiğimiz gönüllülük esasında yürütülen bu işlerde üyelerimizin katkısı onun için sizleri derneğimizde görmek bu konuları yüz yüze konuşmak bize motivasyon anlamında büyük katkı yapacaktır.
Dağder in tabiri caizse elini her alanda masaya vurabilmesi icin en önemli güçlerden biri ekonomi.herhangi bir etkinlikde belediyelere dolayisiyla siyasete muhtac olmaması gerekir buda üye aidatlarıyla olur.suc yine biz üyelerde.ikincisi başkan be yönetimde devlet memeru olmaması gerekir.burda da suc yine biz üyelerde